Müslümanların Karanlığı.
tengriallahdegildir
Yazar: tengriallahdegildir

Sorgula Araştır Fikir oluştur.

                          Değerli okuyucu, bu kitapta bulacağınız bilgiler canınızı acıtabilir. Bukitaptan öğrendikleriniz sizlerin yaşamını tamamen değiştirebilir. Hiç kimse bilmiyor sen mi buldun mantığı oluşabilir. Hiç kimsenin bilmediğini düşünmek başlıca bir yanılgı olarak karşınıza çıkabilir. Sizlere anlatılmayanlar, onların var olmadığı düşüncesini yaratabilir. İnandığınız Allah size tamamen farklı anlatılmış olarak karşınıza çıkabilir. Bu kitaba başlamadan önce bunları iyi düşünmeniz ve inancınızda mutluysanız bu kitabı okumamalısınız. Bu kitap kesinlikle size hitap etmemektedir. Değerli okuyucu başlayalım.

      Milattan sonra 34 ile 122 yılları arasında yazılmış olan Suetenosun on iki Sezar günlüklerinde iki farklı mucizevi olay gerçekleşmiştir ve bu iki mucizevi olay iki farklı insana ait olup, bu iki insan da Mesih degildir, tamamen mucizevi bir şekilde babasız doğan Augustus’un hikayesini şu şekilde anlatır : 

      Asclepiades Mendes’in İlahi Şeyler Üzerine Konuşmaları’nda, Augustus’un annesi Atia’nın, Apollon onuruna yapılan ciddi bir kurban törenine katılmak üzere geceleyin tapınağın ortasında tahtırevanında uyuyakaldığını okudum; tıpkı diğer kadınlar gibi; bir yılanın yavruluğuna girdiğini ve bir an sonra yavruluğundan ayrıldığını; uyandığında sanki kocası yanına gelmiş gibi yıkanmış olduğunu; ve o andan itibaren vücudunda asla çıkaramadığı bir yılan izi olduğunu, bu yüzden artık hamamlara gitmediğini; Augustus’un on ay sonra doğduğu ve Apollon’un oğlu olarak kabul edildiği belirtiliyor. Aynı Atia, onu doğurmadan önce, rahminin bulutlara taşındığını ve göklerle yeri doldurduğunu rüyasında görmüştü. Octavius da rüyasında güneşin karısının yanından çıktığını görmüştü.1

        Mesih’in yaşadığı dönemde babasız doğan kişi, Mesih’in kendisi değildir. Bu durumda Kur ‘anı Kerimde: 

     Meryem Suresi 21. Ayetinde “Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu, bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden kararlaştırılmış bir iştir.” dedi.

       Bu ayet Mesih’in babasız olduğuna delil olmadığı gibi, bir şekilde Meryem’in hamile kalabilmesi için bir formül olduğunu belirtmektedir. Belkide bunu o dönemdeki anlatım diline yada İlahiyat diline bağlamamız doğru olacaktır. Burada kutsal olarak doğan kişi Mesih değil, Suetenos’un Kroniğinde bahsettiği Augustus olmalıdır. Buradan anlaşılan, İncili yazanlar ve Kur’an’ı yazanlar, rivayetleri dikkate almış ve derinlemesine araştırma yapmayarak, tarihi olaylarıda bir birine harmanlayarak, tamamen çelişkilerle dolu bir din külliyatı yaratmışlardır. Bir diğer olasılık, İslam dini oluşurken Hiristiyanların yapmış oldukları hatalara düşmüşler ve bu hatalar zincirinin devamını sağlayarak, üçüncü yüzyıldaki hataları devam ettirerek, Hiristiyanların, içerisinden kendi taraflarına Alimleri çekmeyi arzulamışlardır. En kuvvetli olasılık eskilerin masalları olasılığıdır. 

                        Mesih, Allah’ın oğlu, Tanrının vücut bulmuş hali.

       Opuscules Maronites 2 günlüklerinde karşımıza şu şekilde bir bilgi çıkar : 

Aynı şekilde, Sergius’un Gramerci diye adlandırdığı üçüncü vaazın otuzuncu bölümünde: Böylece bir Emmanuel ile iki görünür oldu: Tanrı ve insan. Ve eğer biri sadece Emmanuel aracılığıyla görünen iki doğayı sorarsa, bunu soran dinlesin: Gregorius da Tanrı’da ve insanda iki doğa olduğunu fark etti; aslında Cledonius’a yazdığı mektupta şöyle demiştir: “İki doğa vardır, Tanrı ve insan. Dolayısıyla Gregory iki doğayı, Tanrı ve insanı kabul ettiyse, bununla Tanrı ve insanın tek Emmanuel’de ortaya çıktığını ve dolayısıyla zorunlu olarak iki doğanın tek Emmanuel aracılığıyla ortaya çıktığını söylemiştir. Ve Emmanuel birleşmeden sonra kesinlikle bir olduğundan, birleşmeden sonra tek Emmanuel’de iki doğa görüyoruz.

        Bir Hristiyan Alimi olan Opuscules’in bahsettiği Tanrı ile bütünleşen ve Tanrıyla birlikte zikredilen kişi Emmanuel dir. Acaba İslam Peygamberi Mahmud <<Mhmd>> hayatta olduğu süre içerisinde Allah ile birlikte adı zikrediliyormuydu? Sanırım burada kültürel evrim kavramını çalıştırmak mecburiyetindeyiz. Bunu da Opuscules’in günlüklerinden örnek vererek açıklamak doğru olur.  

       Tanrı olduklarına inanılanlar çoğu zaman haç adına ve haç işaretiyle kaçtılar. Ve bunun ne olabileceğini ararken, Selefidotus halkı, rahipler ve büyücüler beyinlerini patlatırken, içlerinden biri şüphenin çözümünü hayal ettiğini düşünerek şöyle dedi: “Haç, vahşice ölen bir adamın işareti, yani amblemidir, bu nedenle bu Tanrıların bu tür amblemlerden korkması doğrudur.” Rabbimiz İsa Mesih’in hizmetkarı Pralius, mektubunda tüm bunları hatırlattıktan sonra şunları ekledi: “Eğer bütün bunlar doğruysa, ey kardeşlerim ve eğer bu Tanrılar vahşice ölenlerin anılarından ve amblemlerinden kaçıyorlarsa, o zaman neden Güneş’in gizemlerinde (kültünde), sözde Tanrılar sadece rahip vahşice ölen bir adamın kanıyla kaplı bir kılıcı uzattığında inisiyelere gelirler? Bu, hakikat dostlarına açıkça göstermektedir ki, bu genç adamın kendi tarafında yaptığı haç işareti, Tanrılar denenleri yok etmektedir ve kötü cinlere karşı korkutucu olan bir Tanrı olan İsa Mesih’in isminin anılması, kaçanlar üzerindeki zaferini göstermektedir. 

      Bu bize Mesih isminde bir insanın yaşamadığını gösterir mi? Belki de sıradan Yaudiyeli 3 bir insandı. Yusuf’un hikayesine belki sonra deyiniriz. Belki yusufta bir derebeyiydi, demek istediğim hani şu Yaudiyelilerin Eloh ve Arapların Elah diyerek taptıkları dağ.


            Youtube kanalımıza

X