Baykal adında bir Türk generali de iktidarı ele geçirmiş ve büyük yetkiler kullanmıştı. Musa, Samarra’ya vardığında Mouhtadi’nin sarayına gitti. Halife adalet dağıtmakla meşguldü ve oturduğu salonda her sınıftan insan vardı.
1. Baykal ve Mühtedî’nin Adalet Sahnesi
- “Baykal adında bir Türk generali de iktidarı ele geçirmiş ve büyük yetkiler kullanmıştı.”
- Baykal Kimdir? Bu, büyük olasılıkla Buga/Boga el-Kebir (Büyük Buga) veya benzer güçlü bir Türk komutanını (Belki Buga el-Şerabi veya Vasif et-Türkî’nin bir akrabası?) kastediyor. “Baykal” ismi standart tarihsel kayıtlardaki (Taberî gibi) isimlerle tam uyuşmuyor, bu Barbier de Meynard’ın çeviri tercihi veya el-Mesûdî’nin kullandığı bir varyant olabilir. Türk komutanların “iktidarı ele geçirme” olgusu, bu cildin ana temasıdır. Mütevekkil’in öldürülmesinden (861) itibaren Türk gulam komutanlar fiilen halifeyi seçip indiriyor, hazineyi kontrol ediyor, orduyu yönetiyor ve kendi aralarında şiddetli iktidar mücadeleleri veriyorlardı.
- “Büyük Yetkiler Kullanma”: Bu komutanlar halifeye emir verebiliyor, kendi rakiplerini öldürtebiliyor, devlet hazinesini kişisel servetleri için kullanabiliyor, valileri atayıp görevden alabiliyorlardı. Resmi makamlar (Vezirlik gibi) bile onların gölgesinde kalmıştı.
- “Musa, Samarra’ya vardığında Mouhtadi’nin sarayına gitti. Halife adalet dağıtmakla meşguldü ve oturduğu salonda her sınıftan insan vardı.”
- Musa Kimdir? Bu, çok büyük olasılıkla Musa ibn Buga el-Kebir‘dir. Babası Buga el-Kebir, Mütevekkil döneminin en güçlü komutanlarındandı ve Muntasır’ın Mütevekkil’i öldürtmesinde rol oynamıştı. Musa da babasının yolundan giden güçlü bir Türk komutandı. Mühtedî döneminde aktif olarak iktidar mücadelesine katılmıştır.
- Mühtedî’nin Adalet Sahnesi (Mazalim Meclisi): Bu sahne son derece önemli ve semboliktir.
- Olağandışı Bir Tutum: Önceki halifeler (Muntasır, Mustain, Mutez) genellikle Türk komutanların kuklasıydı ve böyle doğrudan halka açık adalet dağıtma işiyle pek ilgilenmiyorlardı. Mühtedî, tahta çıkar çıkmaz otoriteyi yeniden halifelik makamında toplamak için kararlı bir tavır sergiledi.
- Meşruiyet Arayışı: Halkın şikayetlerini bizzat dinleyerek ve adalet dağıtarak halk nezdinde meşruiyet ve popülerlik kazanmayı hedefliyordu. Bu, onu destekleyecek bir sosyal taban oluşturma çabasıydı.
- Türk Komutanlara Meydan Okuma: Bu aktif yönetim tarzı, özellikle rüşvet, gasp, keyfi tutuklama ve vergi adaletsizliği yapan Türk komutanların ve onların adamlarının faaliyetlerini hedef alıyordu dolaylı olarak. Mühtedî, komutanların keyfi uygulamalarını kısıtlamayı amaçlıyordu.
- “Her Sınıftan İnsan”: Bu detay, Mühtedî’nin sadece seçkinlere değil, geniş halk kitlelerine ulaşma ve onların gözünde “adaletli halife” imajı oluşturma çabasını vurgular. Bu, sarayın tecrit edilmişliğini kırmaya yönelik bir hamledir.
- Tarihsel Bağlam: Mühtedî, Zenc İsyanı’nın patlak verdiği (869) ve devletin otoritesinin sarsıldığı bir dönemde halife olmuştu. Adalet dağıtma çabası, merkezi otoriteyi ve sosyal düzeni yeniden tesis etme arzusunun göstergesiydi.
2. VIII. Cildin Kritik Bölümleri ve Karakterlerinin Detaylı İncelenmesi ( Mühtedî Dönemi Odaklı )
Barbier de Meynard’ın VIII. cildi, Mühtedî’nin kısa ama çalkantılı saltanatını merkezine alır. Verdiğiniz pasaj bu dönemin ruhunu yansıtan önemli bir kesittir. Diğer kritik bölümler ve karakterler şunlardır:
- Mühtedî’nin Tahta Çıkışı ve İktidarı Ele Alma Çabası:
- Seçilme Nedeni: Türk komutanlar (Muzaffer ibn Vasif gibi) tarafından, önceki halife Mutez’in zayıflığından sonra daha kolay kontrol edilebileceği düşüncesiyle seçildi. Ancak Mühtedî beklenmedik şekilde güçlü bir irade sergiledi.
- Reform Girişimleri: Savurganlığı kısıtladı, hazineyi kontrol altına almaya çalıştı, ordu disiplinini sağlamaya uğraştı. En önemlisi, sizin pasajınızda geçen Mazalim Meclisleri’ni (halkın şikayetlerini dinleme) düzenli ve etkin bir şekilde yürüttü. Bu meclislerde özellikle Türk askerlerin ve memurların halka yaptığı haksızlıkları soruşturup cezalandırdı.
- Komutanlarla Doğrudan Çatışma: Musa ibn Buga ve Muzaffer ibn Vasif gibi güçlü komutanların keyfi uygulamalarını ve servet biriktirmelerini hedef aldı. Onları denetlemeye, görevden almaya ve hatta yargılamaya kalkıştı. Bu, kaçınılmaz olarak çatışmaya yol açtı.
- Musa ibn Buga el-Kebir:
- Kimliği: Güçlü Türk komutan Buga el-Kebir’in oğlu. Babasının mirası ve kendi askeri becerileri sayesinde önemli bir güç odağı.
- Rolü: Mühtedî’nin iktidarını sınırlamaya çalışan başlıca muhaliflerden biri. Mühtedî onu denetlemeye ve kontrol altına almaya çalışınca, isyan etti. Mühtedî, Musa’ya karşı başka Türk birliklerini (Salih ibn Vasif komutasında) ve halktan topladığı gönüllüleri kullandı.
- Çatışma: Musa ile Halife Mühtedî’nin birlikleri arasında Samarra’da şiddetli sokak çatışmaları yaşandı (ciltte detaylı anlatılması muhtemel). Mühtedî başlangıçta üstün geldi ve Musa ibn Buga yakalanıp idam edildi. Bu, Mühtedî’nin en büyük zaferi gibi görünse de, Türk komutanlar arasında derin bir güvensizlik ve korku yarattı.
- Muzaffer ibn Vasif ve Salih ibn Vasif:
- Kimlikleri: Vasif et-Türkî’nin oğulları. Vasif de Buga gibi Mütevekkil sonrası dönemin en nüfuzlu Türk komutanlarındandı. Oğulları babalarının gücünü miras aldı.
- Muzaffer’in Rolü: Başlangıçta Mühtedî’yi tahta çıkaran komutanlardandı. Ancak Mühtedî’nin reformları ve Musa ibn Buga’ya karşı tutumu onu rahatsız etti. Mühtedî, Muzaffer’i de hedef almaya başlayınca, Muzaffer isyan hazırlığı yapmakla suçlandı ve Mühtedî’nin emriyle öldürüldü.
- Salih ibn Vasif’in İhaneti: Muzaffer’in kardeşi Salih, başlangıçta Mühtedî’nin yanında yer aldı ve hatta Musa ibn Buga’ya karşı Halife’yi destekledi. Ancak kardeşi Muzaffer’in öldürülmesi, Salih’i Mühtedî’ye karşı düşman etti. Mühtedî’nin kendisini de hedef alacağından korkan Salih, diğer Türk komutanlarla gizlice ittifak kurdu.
- Mühtedî’nin Düşüşü ve Ölümü (Cildin En Dramatik Bölümlerinden Biri):
- Komplo: Salih ibn Vasif, Mühtedî’yi devirmek için diğer Türk komutanlarla (Müsafir gibi) ve hatta Halife’nin kendi muhafız birliği komutanıyla bile anlaştı.
- Darbe: Salih ve müttefikleri, Mühtedî’ye karşı açıkça isyan ettiler. Halifenin halktan topladığı destekçiler (ahdath) ile Türk birlikleri arasında Samarra’da yeni ve daha kanlı çatışmalar patlak verdi.
- Yakalanış ve Ölüm: Mühtedî sonunda yakalandı. Türk komutanlar onu tahttan indirip yerine Mu’temid‘i halife yaptılar (870). Mühtedî kısa süre sonra (muhtemelen Salih ibn Vasif’in emriyle) öldürüldü. Bazı kaynaklar işkence gördüğünü ve ölmeden önce “Bu dünyada bana reva görülen bu mu?” dediğini aktarır. Ölümü, halifeliğin Türk komutanlar karşısındaki çaresizliğinin ve “Anarşi Yılları”nın en trajik sembollerinden biri oldu.
- Zenc İsyanı’nın Gölgesi:
- VIII. cilt boyunca, Basra yakınlarındaki bataklıklarda Zenc kölelerinin isyanı (869-883) devam etmektedir. İsyanın lideri Ali ibn Muhammed’in faaliyetleri ve isyanın büyüyerek devletin Güney Irak’taki otoritesini tehdit etmesi, Mühtedî döneminin arka planında yer alan önemli bir unsurdur. Halife ve komutanlar, hem içerideki iktidar mücadeleleriyle hem de bu büyük isyanla başa çıkmaya çalışıyordu.
3. Okuyuculara Barbier de Meynard’ın Bu Bölümlerdeki Katkısı ve Analiz İçin Öneriler:
- Çeviri ve Notlar: B. de Meynard, bu karmaşık siyasi ve askeri olayları Fransızcaya aktarırken, özellikle kişilerin kimlikleri, olayların kronolojisi ve coğrafi konumlar hakkında açıklayıcı notlar eklemiştir. “Baykal” gibi isimlerin kim olduğunu açıklamaya çalışmış olması muhtemeldir.
- Karşılaştırmalı Tarih: Muhtemelen Taberî gibi diğer ana kaynaklardaki paralel anlatımlara ve farklılıklara notlarında değinmiştir. Örneğin, Mühtedî’nin adalet meclislerinin sıklığı ve etkisi konusunda el-Mesûdî’nin vurgusu diğer kaynaklardan daha güçlü olabilir.
- Dramatik Anlatım: El-Mesûdî, tarih anlatımına coğrafi-kültürel detayların yanı sıra dramatik sahneleri (Mühtedî’nin çatışmaları, yakalanışı, ölümü) de sık sık katmayı sever. B. de Meynard’ın çevirisi bu edebi üslubu Fransızcaya ne ölçüde aktardığı incelenebilir.
Analiz İçin Önerilen Odak Noktaları (Verdiğiniz Pasaj ve Genel Cilt):
- Mühtedî’nin Siyaseti: Adalet meclisleri sadece popülist bir araç mıydı, yoksa samimi bir iktidarı yeniden tesis etme ve İslami idealleri uygulama çabası mı? Başarı şansı var mıydı?
- Türk Komutanların Psikolojisi: Musa ibn Buga ve Salih ibn Vasif’in motivasyonları nelerdi? Salt kişisel güç ve servet mi, yoksa kendilerini ve askerlerini Halife’nin “temizlik” operasyonundan koruma içgüdüsü mü ağır basıyordu? Salih’in ihanetindeki kişisel (kardeşinin intikamı) ve siyasi faktörler.
- İktidarın Doğası: Mühtedî’nin kısa saltanatı, fiili iktidar (Türk ordusu) ile meşru iktidar (Halife) arasındaki kopuşun ve çatışmanın en net örneğidir. Bu çatışmanın dinamikleri nasıl işliyordu?
- Halkın Rolü: Mühtedî’nin halktan topladığı destek (ahdath) ne kadar etkiliydi? Halk, Halife ile komutanlar arasındaki bu mücadelede nasıl bir tutum takındı? Adalet meclislerine katılım ne anlama geliyordu?
- Barbier de Meynard’ın Yorumu: Çevirmen, özellikle Mühtedî’nin reform çabaları ve trajik sonu hakkında notlarında ne tür yorumlar veya değerlendirmeler yapıyor? 19. yüzyıl Fransız şarkiyatçı bakış açısı nasıl yansıyor? (Örn: “Doğu Despotizmi”ne karşı “Adil Hükümdar” klişeleri?).
Sonuç:
VIII. cildin kalbinde yer alan Halife Mühtedî’nin trajik iktidar mücadelesinin özünü yakalıyor: Bir yanda iktidarı gasp etmiş Türk komutanlar (Baykal/Musa ibn Buga), diğer yanda geleneksel otoriteyi ve adaleti tesis etmeye çalışan genç bir halife. Barbier de Meynard’ın çevirisi, bu son derece karışık ve şiddetli dönemi, el-Mesûdî’nin canlı anlatımı ve kendi döneminin akademik katkıları (notlar) ile sunar. Mühtedî’nin adalet dağıtma sahnesi, onun ideallerini ve meşruiyet arayışını; Musa ibn Buga ile çatışması ve nihayet Salih ibn Vasif’in ihaneti sonucu öldürülüşü ise, Türk askeri oligarşisinin o dönemdeki karşı konulamaz gücünü gözler önüne serer. Bu cilt, Abbasi Halifeliği’nin “Samarra Anarşisi”ni anlamak için vazgeçilmez bir kaynaktır.