Kitabın Tanıtımı:
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu mümkün kılan İstiklal Harbi, yalnızca işgalci devletlere karşı verilen bir savaş değil, aynı zamanda çok katmanlı ve zorlu bir iç mücadele süreciydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde çok etnikli yapının çözülmesiyle birlikte, Anadolu’nun farklı bölgelerinde çeşitli etnik grupların tavırları değişkenlik göstermiştir. Bu karmaşık dönem, tarihçiler tarafından sıklıkla dış tehditler ve askerî başarılar odağında ele alınırken, Necdet Sevinç’in İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet adlı eseri, Milli Mücadele yıllarında etnik grupların bazı kesimlerinin nasıl ihanet içine girdiğini, içerden darbelerle mücadelenin zorluklarını ortaya koyması açısından benzersiz bir çalışma olarak öne çıkar.
Tarihsel Arka Plan: Çok Etnikli Osmanlı’dan Milli Türkiye’ye
- yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı topraklarında milliyetçilik akımlarının yükselmesi, özellikle Balkanlar ve Kafkasya’da yoğunlaşan etnik hareketlenmeler, imparatorluğun siyasi yapısını temelden sarsmaya başlamıştı. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Kafkasya’dan Anadolu’ya zorunlu göçlerle gelen Çerkesler, Osmanlı ordusunda ve devlet teşkilatında önemli roller üstlenmiş, sadık askerî birlikler olarak kabul görmüştür. Ancak, I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım ve imparatorluğun parçalanma süreci, bu sadakatin de sorgulanmasına yol açtı.
1919-1923 yıllarını kapsayan İstiklal Harbi’nde Anadolu’da sadece işgalci güçlere karşı değil, aynı zamanda içerideki ayrılıkçı ve iş birlikçi unsurlara karşı da yoğun mücadele verilmiştir. İşte bu dönemde, etnik kimliklerin politikleşmesi ve bazı liderlerin millî mücadeleye karşı tavırları, Sevinç’in eserinde detaylarıyla ele alınmaktadır.
Etnik İhanetin Boyutları
Necdet Sevinç’in kitabı, Rum, Ermeni, Yahudi, Kürt ve Çerkes gibi etnik grupların bazı kesimlerinin Milli Mücadele karşısındaki tutumlarını kapsamlı bir şekilde belgeler. Bu grupların tamamını veya büyük kısmını suçlamak yerine, özellikle bölgesel liderler ve bazı önde gelen şahsiyetler etrafında şekillenen iş birlikler ve ihanet örnekleri incelenir. Bu açıdan eser, tarih yazımında nadir bulunan bir etnik içerden bakış açısı sunmaktadır.
Çerkesler ve İhanet İddiaları
Kitabın en dikkat çekici bölümlerinden biri, Çerkeslerin tutumuna ayrılmıştır. Osmanlı’ya sadık askerî birlikler olarak bilinen Çerkeslerin, İstiklal Harbi yıllarında bazı lider ve aşiretlerin pragmatist tutumu ve hatta iş birlikçi hareketleri, Necdet Sevinç tarafından ayrıntılı olarak ele alınır. Kuva-yi Seyyare’nin önde gelen isimlerinden Çerkes Ethem, başlangıçta Yunan işgaline karşı mücadelede etkili olmuş ancak Ankara Hükûmeti ile yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu ayrışmış ve isyan hareketlerine öncülük etmiştir. Ethem’in, İngilizler ve işgalci güçlerle temasa geçerek bağımsız bir “Çerkes Devleti” kurma girişiminde bulunduğu, kardeşleriyle birlikte yerel otoriteyi ele geçirmeye çalıştığı kitapta belgelerle ortaya konur.
Ayrıca, bazı Çerkes aşiretlerinin Yunan ve diğer işgalci kuvvetlerle istihbarat paylaşımı ve bölgesel iş birlikleri yaptığı iddiaları da eserin önemli argümanları arasındadır. Bu durum, sadece askerî değil, aynı zamanda etnik ve bölgesel çıkarlara dayalı karmaşık bir ihanet tablosunu gözler önüne serer.
İç İsyanlar ve Milli Mücadele’nin Zorlukları
Kitap, Milli Mücadele’nin dış düşmanlara karşı olduğu kadar içerideki ayrılıkçı hareketlerle de zorlu bir savaş olduğunu vurgular. Kuva-yi Milliye’ye karşı çıkan, Türk köylerini yağmalayan ve hatta Ankara pazarı gibi yerlerde ganimet satan unsurların varlığı, millî birlik ve beraberliğin ne denli kırılgan olduğunu göstermektedir. Çerkes Ethem ve benzer figürlerin iç isyanları bastırmak yerine kendi otoritelerini güçlendirme gayreti, dönemin siyasi karmaşasını anlamak için önemli ipuçları sunar.
İhanetin Sonuçları ve Toplumsal Yansımaları
Sevinç, ihanetin bireysel ve toplumsal boyutlarını da gözler önüne serer. İhanet edenlerin yaşadığı psikolojik bunalımlar, intiharlar, maddi kayıplar ve hatta din değiştirme gibi sonuçlar, bu tür hareketlerin sadece siyasi değil, aynı zamanda derin toplumsal travmalara yol açtığını gösterir. Bu durum, bağımsızlık mücadelesinin ne denli sancılı ve çok katmanlı bir süreç olduğunu vurgular.
Sonuç
İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet, Türk tarihine katkı sunan ve milli mücadelenin arka planında yaşanan iç ihanetleri detaylı şekilde inceleyen önemli bir eserdir. Necdet Sevinç, tarihî belgeler ışığında dönemin karmaşık etnik ve siyasi yapısını ortaya koyarak, millî birlik ve beraberliğin önemini vurgular. Özellikle Çerkesler üzerinden yaptığı analiz, sadakat ve etnik kimlik arasındaki hassas dengeyi göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Bu kitap, sadece tarih meraklıları için değil, aynı zamanda Türkiye’nin çok kültürlü yapısının tarihsel dinamiklerini anlamak isteyen akademisyenler, öğrenciler ve genel okuyucu için de önemli bir başvuru kaynağıdır.